Hazırlayan: Elif Aktaş

Yirminci yüzyılın ortalarından bu yana, emeğin küreselleşmesi ile beraber, yüksek niteliklilerin göç hareketleri büyük ilgi görmüş ve pek çok akademik çalışma ile kamu politikalarının araştırma konusu haline gelmiştir. İlk kez 1963 senesinde kullanılan “beyin göçü” kavramı, British Royal Society tarafından, Avrupalı bilim adamlarının ve teknoloji uzmanlarının 1950'lerde ve 1960'li yılların başında Kuzey Amerika’ya göçünü tanımlamak için üretilmişti (Giannoccolo, 2004). Beyin göçü kavramı 1960’larda uluslararası akademik çevreler tarafından benimsenmiş ve çeşitli araştırmaların konusu haline gelmiştir.

Uzun yıllar bu göç fenomeni yalnızca gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki bir sorun olarak görülmüştür.  1980'lerde hem dünyadaki yüksek nitelikli göçmen oranında hem de bu konudaki çalışmalarda artış görülmüştür. Günümüzde ise “beyin göçü”, “entelektüel göç”, “yüksek nitelikli göç” araştırmaları uluslararası göç çalışmaları literatüründe giderek artan önemli bir yer tutmaktadır.

Türkiye’de ise yüksek nitelikli göç alanında ilk çalışmalar, 1960’lı yılların sonunda ve 1970’lı yılların başında gerçekleştirilmiştir (Taylor vd., 1968; Kösemen, 1968; Oğuzkan, 1971).  Bu eserlere erişmek oldukça güç olsa da içerikleriyle ilgili bilgileri diğer çalışmalardan öğrenebiliyoruz (Başaran, 1972; Elveren & Toksöz 2018). Literatürün bu ilk eserlerinde, yurtdışında yaşamakta olan tıp doktorlarının, bilim insanlarının mimar ve mühendislerin yurtdışına göç nedenlerini araştırmak için niceliksel yöntemler kullanılmıştır. Göç sebepleri olarak, mesleki ve ekonomik nedenlerin öne çıktığı tespitinde bulunulmuştur.

Konu 2000’li yıllarda yeniden önem kazanmaya başlayana dek, uzun yıllar boyunca, Türkiye’deki beyin göçü konulu araştırmalar sınırlı kalmıştır. Son yıllarda Türkiye’den yurtdışına yüksek nitelikli göçmen sayısındaki artışa bağlı olarak konuyla ilgili araştırmaların sayısı hiç olmadığı kadar artmış ve nitelikli göçliteratürü zenginleşmeye başlamıştır.

Türkiye’de bu alana dair çalışmalarda çoğunlukla “beyin göçü” kavramı kullanılmıştır. "Beyin göçü" kavramı, 1960'lardan beri bilim adamlarının, araştırmacıların veya çeşitli özel sektör çalışanlarının, yani yüksek nitelikli kişilerin, yurt dışına göç fenomenlerini anlatmak için kullanılan popüler bir tanımlamadır. Ancak, "beyin göçü" ifadesi bu göç fenomenini, menşe ülkenin beşeri sermaye kaybı sorununa indirgemektedir. Dolayısıyla, “beyin göçü” uzun yıllar boyunca olumsuz anlamı vurgulanarak kullanılan sorunlu bir tanım olarak karşımıza çıktığından, bu göç fenomenini daha kapsamlı ve nötr bir bakış açısıyla tanımlayan “yüksek nitelikli göç” veya “yüksek kalifiye göç” kavramları kullanılmaya başlanmıştır. Bu kavramların dışında, göçmenlerin kalifikasyonlarının yanı sıra eğitim durumlarına da vurgu yapmak için, “yüksek eğitimlilerin göçü” veya “entelektüel göç” kavramları da kullanılmaktadır. Günümüzde bu göç fenomeni, yalnızca ülkeler arasında bir kazanç-kayıp konusu olarak ele alınmaktan çıkmış, çeşitli ve derinlikli yönleriyle incelenmeye başlamıştır. Örneğin son yıllarda, yüksek nitelikli göçün toplumsal cinsiyet boyutuyla ilgili çalışmalar artmıştır (Dumont vd., 2007; Docquier vd., 2012; Elveren, 2018; Arslan & Okumuş, 2021).

Türkiye’den yurtdışına yüksek nitelikli göç konusunu ele alan araştırmalar çoğunlukla sosyoloji alanında ve sosyolojinin yöntemleriyle gerçekleştirilmiş olsa da bu konuda iktisat, siyaset bilimi alanlarından araştırmalar da bulunmaktadır. Çalışmalarda çoğunlukla nitel araştırma yöntemleri tercih edilmiştir ve veri toplamak için yüz yüze görüşme yöntemi veya anketler kullanılmıştır. Bu araştırmaların büyük bir bölümü yurtdışına göç etmiş olan akademisyenler veya özel sektör çalışanları ile yurtdışında eğitim almakta olan öğrenciler gibi gruplar hedeflenerek yapılmış olup potansiyel yüksek nitelikli göçmenler ile görüşülerek gerçekleştirilmiş çalışmalar da bulunmaktadır.

Türkiye’den yurtdışına yüksek nitelikli göçü ele alan çalışmaların bir bölümünde, konu beyin göçü / beyin kaybı (brain drain) yaklaşımıyla ele alınmış, bu göç fenomeninin menşe ülke açısından beşeri sermaye kaybı (human capital flight) gibi olumsuz etkileri olacağı tespitinde bulunulmuş ve ülke politikalarının önleyici şekilde iyileştirilmesi veya düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekilerek politika önerilerinde bulunulmuştur (Başaran, 1972; Gökbayrak, 2008; Ermağan, 2018).

Türkiye’deki yüksek nitelikli göç literatürünün en büyük bölümünü bu göçün sebeplerini araştıran çalışmalar oluşturmaktadır. Bu araştırmalarda, menşe ülkeden iten veya varış ülkeye çeken sebepler (pull and push), göç eden kişilerin kimlikleri, geçmiş deneyimleri gibi çeşitli konular incelenmiştir (Güngör & Tansel, 2007; Ozcurumez & Aker, 2016; Elveren & Toksöz, 2017; Cesur, 2018; Yanasmayan, 2019)

Yurtdışında yaşayan yeni ve yüksek nitelikli göçmen nüfusunun artışıyla birlikte araştırmacılar, bahsi gecen göçmen grubun varış ülkelerindeki göç deneyimlerini ve günlük yaşamlarını da incelemeye başlamıştır. Böylece yüksek nitelikli göçmenlerin oluşturmakta oldukları yeni ağlar ve bu grubun menşe ülkeleri ile ilişkileri ve ülkeye potansiyel katkıları gibi yeni konular da incelenen konular arasında yer almıştır (Yanasmayan, 2016; Turhan İpek, 2018; Ağca-Varoğlu, 2020). Ancak, Türkiye’den yurtdışına yüksek nitelikli göç literatüründe ileride ulaşılabilecek olan teorik, tematik ve yöntemsel çeşitlilik henüz sağlanamamıştır. Bu göç fenomeni hala pek çok açıdan incelenmeyi beklemektedir.

Hazırlanan okuma listesinin, bu alanda çalışacak araştırmacılara yol gösterici olması arzulanmaktadır. Listede Türkçe, İngilizce ve az sayıda da Fransızca kaynak bulunmaktadır.

Okuma listesi, aşağıdaki dört bölümden oluşmaktadır:

  • Yeni Başlayanlar İçin Yüksek Nitelikli Göç
  • Yüksek Nitelikli Göç Politikaları
  • Türkiye’den Yurt Dışına Yüksek Nitelikli Göçün Sebepleri
  • Yüksek Niteliklilerin Göç Deneyimleri