Hazırlayan: Zehra Hopyar

Küreselleşme olgusunun tüm kavram ve olguları dönüştürdüğü bu dönemde göçün de bunun dışında kalmadığını görmekteyiz. Bauman’ın (2012:81) belirttiği gibi “Bugünlerde hepimiz hareket halindeyiz. Çoğumuz yerini yurdunu değiştirir, taşınır ya da yuvamız olmayan yerlere ve oradan da başka yerlere gideriz”. Uluslararası göçün 1970’li yılların ortalarından itibaren karmaşıklaşan ve hız kazanan küreselleşme içinde “kilit bir dinamik” olarak yer bulduğunu söyleyen Castles (2008:3) de küreselleşmenin öne çıkan özelliklerinin yatırım, ticaret, kültürel ürünler, fikirler ve insanlar gibi birbirinden farklı unsurlarının sınırlar arası dolaşımının artması ve ulus aşırı ağların yaygınlaşması olduğunu ifade ederek günümüz göç hareketlerinin değişen yapısına işaret etmiştir.

Bu değerlendirme notunda, geriye göç olgusu hakkındaki akademik yazın ele alınacak ve alandaki çalışmaların ana eğilimleri, işaret ettiği temel olgular değerlendirilecektir.

Başlangıçta geriye göç, II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya genelinde görülen işçi göçleri ile ilişkilendirilmiştir. Geriye göç edenler hedef ülkede edindikleri ekonomik sermaye ile bilgi ve becerileri aracılığıyla kaynak ülkelerin ulusal kalkınmasına katkıda bulunacak kişiler olarak tanımlanmıştır (Penninx, 1982; Papademetriou, 1985). Bu bağlamda ilk dönemde geriye göç, birinci nesil göçmenlerin hedef ülkede bir süre bulunduktan sonra kaynak ülkelerine gönüllü şekilde geri dönmelerini ifade eden bir hareket olarak kavramsallaştırılmıştır.

Geriye göç literatürüne bakıldığında çalışmaların 1970’li yılların ortasından itibaren ortaya çıktığı görülmektedir. 1968 yılında hazırlanan göç literatür rehberindeki 2501 başlığın sadece 10 tanesi geriye göç ile ilişkili çalışmalardan oluşmaktaydı (Gmelch, 1980: 135). Kuramsal arka planı yaklaşık kırk yıllık bir olgu olarak geriye göç, özellikle kalkınma perspektifinden değerlendirilerek dönülen ülkenin ekonomisi ve gelişimi bağlamında incelenmiştir (Vertovec, 2007; Olesen, 2002).

Geriye göç olgusu uzun bir dönem neoklasik ekonomi ve yeni emek göçü ekonomisi yaklaşımları perspektifinden ele alınarak, bir “başarı/başarısızlık” paradigması içinden değerlendirilmiştir (Cerase, 1974). Geriye göçle ilgili en fazla referans verilen ilk dönem çalışmalarından biri olan ve geriye göçün tipolojilerini ortaya koymaya çalışan Cerase (1974) başarısızlık sebebiyle geriye göç, muhafazakâr geriye göç, emeklilik geriye göçü ve yenilikçi geriye göç olmak üzere geriye göçün dört türünden bahsetmiştir. Aynı yıl Boverkenk (1974), geriye göçün tanımlarını, geriye göçün hangi hukuki temelde inşa edildiğini, geriye göçün türlerini, göçmenlerin geri dönme motivasyonlarını ele almıştır. Diğer ilk dönem çalışmalarında ise Rogers (1984) dönme nedenlerinden, King (1986) ise göçmenlerin hedef ülkede kalma süreleriyle ilgili niyetleri (kalıcı olması düşünülen ama geriye dönüşle sonuçlanan göç ile geçici olması düşünülen ve geriye dönüşle sonuçlanan göç) bağlamında bir sınıflandırmaya gitmiştir. Fakat sadece “başarı-başarısızlık” bağlamında ele alınmasının geriye göç olgusunu basitleştirdiği düşünülerek eleştirilmiş ve göçmenlerin göç ederken geri dönmeyi planladıkları yani geriye göçün halihazırda planlanmış bir sürecin parçası olduğu ifade edilmiştir (Constant ve Massey, 2002).

Göçmenlerin geri dönüş kararı almalarını etkileyen faktörlerle ilgili (Dustmann, 2001) ve II. Dünya savaşından sonra Avrupa’ya yönelen göç hareketliliğinin kalıcı gibi görünmesine rağmen dönüşle sonuçlanan örnekleri olduğuna (Dustmann vd, 1996) dair çalışmaları olan Dustmann da geriye göç literatürü içinde kabul edilmektedir ve bu araştırmalarını sayısal analiz yöntemleri kullanarak ekonomi temelli yaklaşımlarla yapmaktadır.

Yaklaşık 1970’lerin ortalarından başlayıp 2000’li yıllara kadar devam eden bu ilk dönem çalışmaların ardından literatürde geriye göç teorileri için farklı bir perspektif Cassarino (2004) tarafından ortaya konmuştur. Cassarino, geriye göçü ilişkilendirdiği beş temel teorik çerçeveden bahsetmiştir. Bunlar neoklasik ekonomi, işgücü göçünün yeni ekonomisi, yapısal yaklaşım, ulusötecilik ve sosyal ağ teorisidir. Cassarino ile birlikte geriye göç olgusunun ele alınmasında ekonomi temelli yaklaşımların yanında ulusötesi ve sosyal ağ teorileri de dahil edilmiştir. 1900’lü yıllarda göçmenlerin ekonomik ve politik faaliyetlerine odaklanan ulusötesi teoriler 2000’lerden itibaren göçmenlerin sosyal yaşamlarına odaklanmıştır. Geriye dönen göçmenler sınır ötesi hareketliliklerini sürdürme, akrabalık bağları, ortak köken gibi stratejilerle ilişkilendirilmiştir. Bu doğrultuda kimlik oluşumu, aidiyet yapıları, ev ve akrabalık bağları, sosyal ilişkiler ve benzeri olguları ana referans olarak kullanan yeni bir geriye göç kuramı ortaya çıkmıştır.

Geçmişten bu yana nitelikli göç hep var olmuş, çok sayıda entelektüel doğdukları ülkelerden ayrılarak başka ülkelere göç etmiştir. Emeğin küreselleşmesi ile nitelikli göç yaygınlaşmıştır. Aynı zamanda küreselleşme ile gelişen iletişim ve ulaşım sonucu boyut değiştiren yani ulusal sınırları aşan bir nitelikli göçle karşılaşılmıştır. Göç araştırmalarında da geriye dönenler için “ulusötesi bir dönüş”ten bahsedilmeye başlanmış, yani göçmenler ekonomik ve sosyal ağlarını ulusal sınırların ötesine taşıyan ve yerel ekonomiye katkı sunan beşerî sermaye hareketliliği çerçevesinde ele alınmıştır. Şüphesiz bu durum daha çok yüksek vasıflı/nitelikli göçmenlerin geriye göç hareketlerinde karşımıza çıkmaktadır.

Nitelikli geriye göç, literatürde oldukça az çalışılmış bir alana tekabül etmektedir. Nitelikli göçmenler geldikleri ülkeye sosyal ve beşerî sermaye bağlamındaki katkıları nedeniyle “makbul” insan hareketliliği grubunu oluşturmaktadır. Bu nedenle çalışmalarda hem bu bağlamdaki katkıları hem de buna yönelik uygulanan devlet politikalarına yer verilmiştir. Ayrıca geriye dönen nitelikli göçmenlerin dönüş kararlarını etkileyen faktörler, kaynak ülkeye yeniden uyum sağlama süreçleri, kimlik, aidiyet ve yaşam tarzı gibi temalarla ilişkilendirilerek çalışılmıştır (Yılmaz-Şener, 2018, 2017; Kılınç, 2017; Achenbach, 2015; Ting, 2015; Sam, 2019).

Türkiye kökenlilerin geriye göç meselesi de literatürde olduğu gibi başlangıçta işçilerin geriye göçüyle ilişkili çalışılmıştır (Abadan-Unat, 1972). Bu doğrultuda emeklilik sonrası geri dönen Avrupa’daki göçmen işçilerin veya onların çocukları olan ikinci ve üçüncü kuşak göçmenlerin yaşadıkları uyum, kimlik ve ayrımcılık sorunlarına dair çalışmalar yapılmıştır (Demircioğlu, 1983; Süleyman, 1990; Taşdelen, 1991; Kuruüzüm, 2002; Kayıhan, 2017). Göçmen olunan ülkeden anavatana neden döndükleri; döndükten sonra nelerle karşılaştıkları, dönüşün sonuçları; dönme kararı vermelerinde anavatandaki sosyal ağların ve sermayenin rolü; henüz dönmemiş olanların dönüş motivasyonları ve benzeri pek çok bağlamı ele alan geriye göç konulu çalışmalar son on yıl içinde ağırlık kazanmıştır (Kunuroğlu ve diğerleri, 2018; King ve Kılınç, 2014; Şenyürekli ve Menjivar, 2012; Bilgili ve Siegel, 2013). Uluslararası literatürdeki yeniliği ile paralel biçimde yüksek vasıflı Türkiye kökenlilerin yurtdışından Türkiye’ye dönüşünü inceleyen araştırmalar da yapılmaya başlanmıştır. Bu alanda henüz sayıca az çalışma bulunmaktadır ve hepsi son on yılda yayınlanmış çalışmalardır (Yılmaz-Şener, 2017, 2018, 2019, 2020; Kılınç, 2014, 2017; Sunata, 2014; Kaplan, 2013).

Görüldüğü gibi geriye göç olgusu göç araştırmalarında hala yeni bir alanı oluşturmaktadır. Bu alana artan ilgi ve önem bizi aşağıdaki okuma listesini oluşturmaya teşvik etmiştir. Türkçe ve İngilizce dillerinde yapılan literatür taraması sonucunda meydana gelen bu okuma listesi genel olarak dört başlıktan oluşmaktadır. İlk başlıkta geriye göçe dair teorik çalışmalar, ikinci başlıkta ise geriye göç ve motivasyonlarına yönelik ampirik araştırmalar bulunmaktadır. Nitelikli göçmenlerin geriye göçlerine dair literatür üçüncü başlığı oluştururken son başlıkta geriye dönenlerin yeniden uyum süreçlerine ilişkin çalışmalara yer verilmiştir.

Bu listenin bu alanda araştırma yapmak isteyenlere yol gösterici olması dileğiyle.