Bugün dünya mülteci nüfusunun yarısından fazlası uzun süren mültecilik durumu ile karşı karşıya. Bu da mültecilerin beş yıldan uzun süre kendi ülkelerinden sürgün olmaları demek. Bu tür durumlara verilen klasik cevap mültecilerin geldiği ülkeye komşu sınırda acil ve öncelikli ihtiyaçlarını karşılamak ve gıda, giyim, barınma ve temizlik konularında insani yardım fonları aracılığı ile destek sağlamak. Türkiye’de korunma ihtiyacı içinde olan Suriyeliler’in durumu farklı olmakla beraber, yardım programlarına bağımlı olmak Suriyeliler için, bir entegrasyon planı olmaması nedeniyle önemli bir sorun. Geçici koruma sistemi, Suriyelilere çalışma hakkı ve sınırdışı edilme riskine karşı koruma da dâhil olmak üzere birtakım temel haklar sağlasa da, mültecilerin yerel düzeyde ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarına ulaşabilmelerine imkân tanıyacak gerekli altyapıyı sağlamaktan uzak. Seyahat özgürlüğü üzerindeki sınırlamalar ve iş piyasasına erişimdeki engeller, Suriyeli ailelerin düzensiz yollardan ikincil bir göç hareketi içine girmesine neden olabilmekte. Hukuk sistemindeki temel haklara erişime ilişkin sorunlarla beraber, devlet ve devlet dışı kurumların Suriyelilere sağladığı desteğe ilişkin diğer yapısal sorunlar da mültecilerin güçlenmesine engel teşkil edebilir.

Bu şartlar altında, mevcut araştırmada Suriyeli mülteci kadınların işgücü piyasasına ekonomik katılımını zorunlu göç/göçmen diasporası bağlamında dayanıklılık (resilience) konusuna odaklanarak ele alacağız. Literatürde mülteciliğin zorunlu göçmenlerin ekonomik yaşamlarına belirli kısıtlamalar ve fırsatlar sunan özel bir kurumsal çerçeve olduğunu savunanlar var. Zorunlu göçün ekonomisi hakkındaki mevcut literatür iki temel alana ayrılıyor: Bu konuyu çalışanlar ya göçmenler tarafından geliştirilen gelir getirici faaliyetlere ya da zorunlu göçmenlerin ev sahibi toplumlar üzerindeki etkisine odaklanıyorlar. Hâlbuki bireylerin failliği ve kapasitesi, kurumsal yapıları, kısıtları göçmenler ve diğerleri için fırsata dönüştürerek yeniden şekillendirebilir (Betts et al. 2017). Biz bu araştırmada toplumsal cinsiyeti odak noktası alarak, bu failliğe değineceğiz ve yeni ortaya çıkan ekonomik ihtiyaçların göçmen kadınlar için sosyal değişimi tetikleyebileceğini ve bunun da yeni kolektif failliklerin ve kadın gruplarının inşasına katkıda bulunabileceğini iddia edeceğiz (Ritchie, 2018). Göçmen kadın emeğinin Türkiye bağlamında güvencesiz bir yapıya sahip olduğunu kabul ederek, Suriyeli göçmen kadınların farklı yasal statülerdeki durumlarına odaklanacağız (düzensiz/kayıtsız statü, ikamet izni sahibi, çalışma hakkına sahip geçici koruma sahibi ve Türk vatandaşlığı kazanmış olan Suriyeliler gibi). Ayrıca, göçmen ekonomilerinin sınır ötesi karakterini ve devlet ile uluslararası STK'ların ve kuruluşların ilişkilerini de araştırma kapsamında dikkate alacağız. Son olarak, Suriyeli kadınların yaşadığı şehrin ekonomik hayata katılımlarında oynadığı role de bakacağız.

Araştırma sonuçları zorunlu göç alanında ve Suriyeli kadın mültecilerin Türkiye toplumuna entegrasyonu konusunda üretilecek politikalara katkı sağlamayı hedeflemektedir. Araştırma Suriyeli kadın mültecilerin ekonomik ve sosyal güçlenmesinin önündeki yapısal engelleri ortaya koyarak, yerel - ulusal ve uluslararası STK’lara, uluslararası insan hakları örgütlerine ve devlete çözüm yolları sunmayı amaçlamaktadır. Bu analiz aynı zamanda Suriye toplumu içindeki yoksulluğun ortadan kaldırılmasına olduğu kadar, mültecilere yönelik ayrımcılık ve ırkçılığın sonlanmasına yönelik stratejilere de katkı sağlayacaktır.

Bu projenin ana çıktısı araştırma bulgularının analiz edileceği bir rapor olacaktır. Daha sonra araştırma sonuçlarını akademik çevreyle paylaşmak üzere bir konferans düzenlenecektir. Ayrıca sosyal medya kampanyasıyla bulgular daha geniş bir çevreye ulaştırılacaktır.

Referanslar

Betts A., L. Bloom, J. Kaplan and N. Omata. (2017). Refugee Economies Forced Displacement and Development. Oxford: Oxford University Press.

Ritchie, H. A. (2018). “Gender and enterprise in fragile refugee settings: female empowerment amidst male emasculation—a challenge to local integration?”, Disasters, 42:40–60. https://doi.org/10.1111/disa.12271