Yeni bir dışsallaştırma aracı: Birleşik Krallık-Türkiye Mutabakat Zaptı
Göç Araştırmaları Derneği
Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı, 9 Ağustos 2023 tarihinde Türkiye ile düzensiz göç, kaçakçılık ve insan ticaretini önlemeyi hedefleyen bir işbirliği anlaşmasına vardıklarını duyurdu. Bu yeni mutabakat, iki ülkenin ortak çabalarını vurgularken, ayrıntıları belirsizliğini koruyor. Göç Araştırmaları Derneği olarak anlaşmanın içeriği ve kapsamının bir an önce kamu ile paylaşılmasını talep ediyoruz.
9 Ağustos 2023 tarihinde Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı, Türkiye ile bir mutabakat zaptı üzerinde anlaşmaya vardıklarını, buna göre, iki ülkenin düzensiz göçü önleme, göçmen kaçakçılığıyla ve insan ticaretiyle mücadele etme amaçları doğrultusunda birlikte çalışacaklarını açıkladı. Bu işbirliği çerçevesinde, Birleşik Krallık, T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bir ‘Mükemmeliyet Merkezi’ (Centre of Excellence) kuracağını ve Birleşik Krallık’ın bu merkezi doğrudan destekleyeceğini duyurdu. Her ne kadar tanımı üzerinde genel bir uzlaşı olmasa da, İngiltere’de ‘Mükemmeliyet Merkezleri’, herhangi özel bir konuda alanında uzman kişilerin bir araya geldiği kuruluşlardır. Bu işbirliği çerçevesinde Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde nasıl bir yapılandırmaya gidileceği, bu merkezin yetkilerinin ve kapsamının ne olacağı, söz konusu merkez ile Göç İdaresi Başkanlığı arasındaki koordinasyonun ne şekilde sağlanacağı ise şu anda belirsizdir.
Birleşik Krallık’ın açıkladığı bilgilere göre, mutabakat zaptı, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında, gümrük verilerinin, bilgi ve istihbarat akışlarının artırılmasını ve iki ülke arasında daha hızlı bir şekilde paylaşılmasını sağlayacaktır.[i] Aynı zamanda Birleşik Krallık Ulusal Suç Ajansı ve İçişleri Bakanlığına ait personelin Türkiye’de daha aktif olarak çalışmasını sağlayacaktır. Buradan, Birleşik Krallık memurlarının işbirliği çerçevesinde Türkiye’de görevlendirileceği anlaşılmaktadır. Fakat kaç kişinin görevlendirileceği, bu kişilerin görev ve yetkilerinin kapsamının tam olarak ne olacağı ve aynı şekilde Türkiye sınırları içerisindeki hangi bilgi ve istihbarata erişecekleri ise bilinmemektedir.
Bu işbirliği anlaşmasının, Birleşik Krallık’ta halen iktidarda bulunan Muhafazakâr Parti’nin ülkede bulunan düzensiz göçmen sayısını azaltma planlarının bir parçası olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Zira Muhafazakar Parti, ülkede önemi giderek artan yoksulluk gibi konuların üzerine gitmektense, ana siyaset konularından birini, kamuoyunun destek vereceğini düşündüğü, düzensiz göçle mücadele olarak belirlemiştir. Gerçekten de Birleşik Krallık’a göre bu işbirliğinin asıl amacı, Birleşik Krallık’a denizden botla gelen düzensiz göçmenlerin sayısının azaltılmasıdır. Bu anlaşma, aynı zamanda Birleşik Krallık’ın yakın zaman önce Bulgaristan, Gürcistan, Fransa ve Arnavutluk’la yaptığı anlaşmaların da bir devamıdır.
Bu mutabakat, Türkiye ile yapılan ilk anlaşma da değildir. Birleşik Krallık ve Türkiye arasında 2019 yılından itibaren “Göç Diyaloğu” toplantıları yürütülmektedir.[ii] Daha önce The Guardian gazetesinin bir araştırmacı gazetecilik örneğinin sonucu olarak ortaya çıkardığı bilgiye göre, Birleşik Krallık zaten uzun bir süredir Türkiye’ye doğrudan finansal yardım vermektedir. Bu bilgiye göre, Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı, 2022 yılında ülkeye göçmen girişlerini önlemek amacıyla Türkiye sınır güçlerine 3 milyon sterlinden (yaklaşık 3,5 milyon avro) fazla finansman vermiştir.[iii]Bilgi Edinme Özgürlüğü (FOI) talepleri yoluyla elde edilen belgelere göre, bu finansman, Türk polis ve sahil güvenliğine eğitim ve ekipman sağlanması amacıyla verilmektedir. Verilen miktarlar, 2019 yılından itibaren giderek artmış, 2022 yılında 3 milyona kadar çıkmıştır. Ekipman olarak, Haziran 2022’de İran sınırındaki Türk Polis Teşkilatına dokuz özel araç teslim edilmiştir. Geçtiğimiz yıllarda ise, Türkiye-İran sınırında geri itmeler artarak devam etmiştir.
The Guardian gazetesinin Bilgi Edinme Özgürlüğü (FOI) kapsamında elde ettiği belgelere göre, Türkiye sınırları içerisinde Birleşik Krallık’ın çalışmak üzere görevlendirdiği personel sayısı da yıllar içerisinde giderek artmıştır. Öyle ki, The Guardian’ın haberine göre, Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı personel sayısı, Türkiye’de çalışan diplomat sayısından daha fazla hale gelmiştir.[iv]
Bu yeni işbirliği anlaşması, mevcut işbirliğinin kapsamını daha da arttıracaktır. Sadece Türkiye sınırları içerisinde çalışacak olan Birleşik Krallık yetkililerinin sayısını değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki veri paylaşamını da arttıracaktır. İşbirliğinin kamuoyuna duyurulması sırasında, Göç Bakanı, Robert Jenrick, anlaşmanın içeriğini şu şekilde özetledi: “İnsan kaçakçılığı çetelerini ve küçük tekne geçişlerini mümkün kılan malzemelerin üretimi ve tedarikini bozmak ve ortadan kaldırmak için yoğun bir şekilde istihbarat, insan ve teknoloji paylaşımında bulunacağız.”[v] Fakat tam olarak Türkiye’de kaç tane Birleşik Krallık’a ait personelin görevlendirileceği, tam olarak hangi teknolojilerin sağlanacağı, ve bunun karşılığında Türkiye’den hangi verilerin alınacağı, bunların nasıl işleneceği ve düzensiz yolla sınıra geldiği halde uluslararası koruma ihtiyacı içerisinde olan kişilerle organize suç kapsamında olan kişilerin ayırt edilmesinde nasıl bir yöntem izleneceği belirsizdir.
Birleşik Krallık yetkililerinin paylaştığına göre, bu işbirliği anlaşması, ülkede iltica etmiş ve iltica başvurusu kabul edilmemiş olan T.C. vatandaşlarının geri kabulüne dair bir maddeyi içermemektedir. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkmasından beri, Türkiye ile bir geri kabul anlaşması bulunmamaktadır. Ancak Birleşik Krallık, geri kabuller ile ilgili görüşmelerin önümüzdeki aylarda devam edeceğini belirtmiştir. Nitekim bu geri dönüşlerin kapsamı, T.C, vatandaşları dışında diğer iltica başvurusu sahiplerini kapsayıp kapsamayacağı da henüz belirsizdir.
Birleşik Krallık’a göre iki ülke arasında imzalandığı söylenen Mutabakat Zaptı, halen kamuya açık değildir. Türkiye İç İşleri Bakanlığı ise, konu hakkında Birleşik Krallık’tan ancak bir gün sonra bir basın açıklaması yapmış, ve sadece iki ülke arasında bir işbirliği içerisinde olduğunu belirtmiştir.[vi] Fakat mutabakat zaptından bahsedilmemiş, işbirliğinin içeriği hakkında bilgi verilmemiştir. Dahası, Birleşik Krallık’ın Türkiye’ye vereceği finansmanın miktarı, Türkiye’de görevlendirilecek olan Birleşik Krallık yetkililerinin tam olarak ne yapacağı, hangi verilere ulaşacağı gibi önemli konulara değinilmemiştir.
Devletlerin insan ticareti ve/veya göçmen kaçakçılığı gibi sınıraşan organize suçlarla mücadele etme konusunda işbirliği yapmasının uluslararası antlaşmalarla da teşvik edilen olağan bir uygulama olduğu şüphesizdir. Ancak bu tür işbirliklerinin hem uluslararası hukuka hem de ulusal hukuka uygun olabilmesi için, insan ticareti mağduru ile failin ayırt edilmesi, mağdura yönelik cezalandırmama ilkesinin uygulanması; göçmen kaçakçıları aracılığıyla sınır aşan kişilerin arasındaki sığınma ihtiyacı içerisinde olanların etkin şekilde uluslararası koruma usulüne eriştirilmesinin sağlanması; kişisel verilerin edinilmesi, işlenmesi ve transferinde özel hayatın korunmasına yönelik sınırlamalara riayet edilmesi ve her halükarda geri gönderme yasağına uyulması gibi hususların titizlikle güvence altına alınması gerekmektedir.
İnsan ticareti suçunun tespiti en zor suçlardan biri olduğu, dolayısıyla mağdurun tespitinin de zorlaştığı; sığınma arayışında olanlar açısından ise güvenli ve düzenli göç yolu alternatifinin yokluğunda bu kişilerin göçmen kaçakçılığına maruz kalmasının kimi zaman kaçınılmaz olduğu göz önüne alındığında, yukarıda aktarılan hukuki gerekliliklerin yerine getirilmesi hassasiyet ve özel uzmanlık gerektiren konular hâline gelmektedir. Dolayısıyla bu konulardaki işbirliğinin belirtilen gerekliliklerin etkin şekilde yerine getirilmesini güvence altına alan bir boyutunun olması da elzemdir. Kaldı ki, Türkiye gibi yoğun zorunlu göç hareketlerinin yöneldiği bir ülke bakımından, bu tür işbirliklerinin etkin şekilde ve gelişmiş bir kapasite ile yürütülmesi, uluslararası koruma sorumluluğunun hem finansal hem de bilhassa fiziksel olarak paylaşılmasına yönelik işbirlikleri ile desteklenmeli ve dengelenmelidir. Oysa, işbirliğine ilişkin açıklamalarda bu boyutlara hiç değinilmediği görülmektedir. Birleşik Krallık tarafından yapılan resmi açıklamadan işbirliğinin odak noktasının düzensiz göçün engellenmesi olduğu net şekilde anlaşılmaktadır. Bu durum ve mutabakatın içeriğine ilişkin belirsizlikler, işbirliğinin düzensiz göç hareketlerinin ne pahasına olursa olsun önlenmesi kaygısıyla yürütülerek hukuki gerekliliklerin ihmal edilebileceği ve uluslararası koruma açısından sorumluluğun paylaşılmamasından ötürü kapasiteyi zora sokma riski doğurabileceği yönünde bir endişe uyandırmaktadır.
Kısacası, görünen o ki, bu anlaşma, Birleşik Krallık’ın ve AB üye devletlerinin kendi sınırlarına göçmen akışını engellemek amacıyla, Türkiye gibi ülkelere finansal destek sağlama yoluyla yaptığı anlaşmalardan birini temsil ediyor. Bu tür anlaşmalar, akademik literatürde “göçün dışsallatılması” olarak adlandırılan, göçmenleri istenilen bölgelerin dışında tutma stratejisinin bir örneğini oluşturuyor. Bu işbirlikleri altında, Batı ülkeleri, Türkiye gibi ülkeleri kullanarak, mali destek sağlayarak istihbarat bilgilerine erişmeye çalışmakta ve aynı zamanda kendi seçmen kitlesi arasında yabancı düşmanlığını artırmaktadır. Türkiye’nin sınırları içinde ise, uluslararası koruma talebinde bulunan bireylerin sığınma başvurularına erişimleri engellenirken, sınır bölgelerinde sert geri itmelere ve göçmenlerin yaralanmalarına ve hayatlarını kaybetmelerine yol açmaktadır. Akademik literatür, göçün ülkeler arası ekonomik, güvenlik ve çevresel eşitsizliklere bağlı olarak tüm engellemelere rağmen devam edeceğini göstermektedir. Bu tür engelleme çabaları göçü engellemek yerine, ülkeler arası şiddetin daha da artmasına yol açmaktadır.
Göç Araştırmaları Derneği olarak,
- Mutabakatın içeriğinin daha ayrıntılı şekilde bir an önce kamuyla paylaşılmasını;
- İşbirliği kapsamında elde edilen verilerin niteliğinin ne olacağının ve bunların paylaşımı ve işlenişi konusunda hangi yasal güvenceler ekseninde hareket edileceğinin belirginleştirilmesini;
- Birleşik Krallık personelinin Türkiye sınırları içerisindeki görev ve yetkilerinin kapsamının netleştirilmesini;
- Birleşik Krallık tarafından tedarik edilen finansman ve ekipmanın sınır kontrollerinde nasıl kullanılacağının ve;
- İşbirliği kapsamındaki uygulamalar bakımından uluslararası korumaya erişim ile ilgili ne gibi güvencelerin getirildiğinin açıklanmasını talep ediyoruz.
[i] Home Office. 2023. Policy paper. UK-Türkiye joint statement on illegal migration, 9 Ağustos 2023, https://www.gov.uk/government/publications/uk-turkey-joint-statement-on-illegal-migration/uk-turkey-joint-statement-on-illegal-migration
[ii] Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı. 2023. Basın Açıklaması (2023-36), 10 Ağustos 2023, https://icisleri.gov.tr/basin-aciklamasi-2023-36
[iii] Nicole Kelly. 2023. UK provided £3m to Turkish border forces to stop migrants, FOI reveals, The Guardian, 7 Haziran 2023, https://www.theguardian.com/politics/2023/jun/07/uk-provided-3m-to-turkish-border-forces-to-stop-migrants-foi-reveals
[iv] Nicole Kelly. 2023. UK provided £3m to Turkish border forces to stop migrants, FOI reveals, The Guardian, 7 Haziran 2023, https://www.theguardian.com/politics/2023/jun/07/uk-provided-3m-to-turkish-border-forces-to-stop-migrants-foi-reveals
[v] Home Office and The Rt Hon Robert Jenrick MP. 2023. UK and Türkiye strengthen partnership to help tackle illegal migration, 9 Ağustos 2023, https://www.gov.uk/government/news/uk-and-turkiye-strengthen-partnership-to-help-tackle-illegal-migration
[vi] Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı. 2023. Basın Açıklaması (2023-36), 10 Ağustos 2023, https://icisleri.gov.tr/basin-aciklamasi-2023-36