Uluslararası Göç Nedeni Olarak Kentsel Hava Kirliliği: Kazakistan’dan Türkiye’ye İklim Kaynaklı Göç 

Rauf Aslanov*

22 Ocak 2024

Bu yazıda Kazakistan’dan Türkiye’ye gerçekleşen göç örneğinde, kentsel hava kirliliğinin uluslararası göç üzerindeki etkileri irdeleniyor ve iklim kaynaklı göçe farklı bir perspektif sunuluyor.

 

Fotoğraf 1

Bu yazı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesinde 2023 yılında tamamladığım yüksek lisans tezimin bir parçasına dayanarak hazırlanmıştır. Tez, "2008 Dünya Mali Krizi sonrası Orta Asya Cumhuriyetleri Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’dan Türkiye'ye (Antalya-İstanbul-İzmir) Göç" başlığıyla Orta Asyalı göçmenlerin Türkiye'deki durumunu incelemektedir. Ayrıca, bu yazı, yine aynı tez için, 2021 yılında Antalya ve İzmir’de yedi göçmen ve Kazakistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğundan bir çalışan ile gerçekleştirilen mülakatlara dayanmaktadır.  

Göç olgusu, iklim değişikliği gibi etmenlerin etkisiyle yeni dinamikler kazanmıştır.  Aşırı hava koşulları (küresel ısınma, sel, deniz seviyesi yükselmesi, kuraklık vb.) ve kentsel hava kirliliği gibi görece daha hafif iklimsel faktörler uluslararası göçü etkileyen önemli unsurlar haline gelmiştir (Ahsan et al., 2011). Bu yazı, Kazakistan’dan Türkiye’ye gerçekleşen göç örneğinde, kentsel hava kirliliğinin uluslararası göç üzerindeki etkilerini irdelemeyi ve iklim kaynaklı göçe farklı bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. 

Kazakistan, 2000 senesinin başında doğal kaynak fiyatlarının artışı ile ekonomik bir büyüme yaşayarak kendisini üst-orta gelirli bir ülke konumuna getirmiştir. Buna rağmen, ülkenin doğal kaynaklara dayalı ekonomik modeli ve bazı konularda yapısal kırılganlıklarının olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yapısal kırılganlıklardan bir tanesi altyapı sıkıntılarıdır. Özellikle de kentsel hava kirliliği, altyapı sıkıntılarının en önemli sonuçlarından bir tanesidir. Kazakistan’ın hemen hemen tüm kentsel alanları hava kirliliği sorunu ile karşı karşıyadır. Lakin, mülakatlardan çıkan sonuca göre ülkenin en büyük iki şehri, Almatı ve Nursultan, kentsel hava kirliliğinin en çok hissedildiği iki şehirdir. Almatı ise, mülakat yapılan göçmenlere göre kentsel hava kirliliğinin merkez üssüdür.

Kazakistan’daki resmi kaynaklar yıllarca kentsel hava kirliliğini artan özel araç kullanımı ve bunu takip eden egzoz salınımı ile açıklamıştır. Sonuçta büyüyen şehirlerde git gide artan araç sayısı ile hava kirliliği artmaktadır. Ancak sorumlu olarak sadece özel araçları göstermek, sorumluluğu hükümetten alıp vatandaşlara yüklemek anlamına gelmektedir. Lakin Covid-19 salgını nedeni ile sokağa çıkma yasakları devam ederken bile kentsel hava kirliliğinin devam etmesi bu resmi açıklamayı görüşülen göçmenlerin gözünde boşa çıkarmaktadır. Kentsel hava kirliliğinin sebebi olarak ikinci şüpheli ise ısıtma amaçlı kullanılan kömürdür. Kazakistan her ne kadar doğal gaz zengini bir ülke olsa da, iç piyasanın ihtiyacını karşılayamamaktadır. Bu nedenle de Kazak şehirlerinde hala ısıtma amaçlı kömür kullanılmaktadır. Kentsel hava kirliliğinin sebebi olarak üçüncü şüpheli ise plansız kentleşmedir. Ekonomik büyüme ile hızlı ve plansız bir şekilde büyüyen kentlerde inşaat sonucu oluşan kirliliğin kentsel hava kirliliğine sebep olduğuna inanılmaktadır.

Lakin muhtemelen, bu üç şüpheli -egzoz salınımı, kömür kullanımı ve plansız kentleşme- Kazakistan’daki kentsel hava kirliliğini kısmi ölçüde etkiliyor. Çünkü Almatı gibi Kazak şehirleri, konumları nedeni ile sıcaklık terselmesi denilen doğal bir olaydan muzdarip. Sıcaklık terselmesi, Almatı gibi dağlara yakın, ovalık alanlarda bulunan kentlerde, kış aylarında dağlardan gelen soğuk havanın da etkisi ile hava kirliliğine sebep olan partiküllerin atmosfere dağılmasını engelleyerek, kentsel alanların üzerine çökmesine sebep oluyor. Bu nedenle de bu tür kentlerde kış aylarında sise benzer kirli bir hava oluşur.

Fotoğraf 2

Kazakistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı ile görüşüldüğünde, Kazakistan’dan Türkiye’ye göç eden kişilerin çoğunlukla sahil bölgelerine yerleştikleri vurgulanmıştır. Gerçekten de görüşme yapılan kişiler İstanbul veya Ankara gibi büyük kentlerde değil de Türkiye’nin sahil kentleri olan İzmir ve Antalya’da yaşıyordu. Başkonsolosluk çalışanı aynı zamanda Kazakistan’dan Türkiye’ye göçün daha nitelikli ve orta üst sınıf vatandaşlardan oluştuğunu belirtmiştir. Gerçekten de görüşülen göçmenler eğitimli ve orta üst gelirlilerdi. Görüşülen göçmenlerin diğer belirgin özellikleri ise Türkiye’ye aileleri ile birlikte Kazakistan’ın kentsel alanlarından (Nursultan ve Almatı) göç etmiş olmaları idi. Bunun yanı sıra görüşmecilerin hiçbirinin Türkçe bilmemesi de bir diğer belirgin özellikleriydi. Bu nedenle de görüşmeler Rusça gerçekleştirilmiştir. 

Başkonsolosluk çalışanına göçün sebebi sorulduğunda bununla ilgili bir bilgi vermemişti. Lakin görüşülen göçmenlerin bu konuda çok net bir cevabı vardı: İklim. Antalya ve İzmir’de yapılan görüşmeler, Kazakistan’dan gelen göçmenlerin Türkiye'ye olan ilgisini ve yerleşmelerini etkileyen çeşitli faktörleri ayrıntılı bir şekilde ortaya çıkardı. Görüşülen tüm göçmenler Kazakistan’dan ayrılmalarının temel sebebi olarak kentsel alandaki iklim şartlarını gösterdiler.

Görüşmecilerin hepsi uzun yıllardır Kazakistan’daki kentsel hava kirliliğinden muzdarip olduklarını belirttiler. Görüşmecilerden bir tanesi Almatı şehrindeki hava kirliliğinin kendisinde akciğer kanserine yol açtığını, bir diğeri yeni doğan oğlunda astım hastalığının ortaya çıkmasına sebep olduğunu ve başka biri de kentte bir gün geçirmenin on sigara içmeye bedel olduğunu dile getirdi. Bununla birlikte görüşmeciler tarafından tüm bu sorunların Covid-19 salgınına kadar göz ardı edildiği de vurgulandı. Sonuçta hepsi kentsel hava kirliliğinin kaynağı olarak özel araç kullanımını görüyorlardı. Fakat Covid-19 salgını sırasında hava kirliliğinin devam etmesi tüm görüşmecilerde bir farkındalık yaratmıştır. Sorun sadece özel araçlar değildi.

Covid-19, orta ve üst gelirli bireylerin göçünü birçok farklı şekilde etkiledi. Örneğin yüksek gelirli hanelerin, düşük gelirli hanelere kıyasla salgın sırasında işle ilgili olmayan amaçlarla daha fazla hareket etmeye başladığı gözlemlendi (Haslag & Weagley, 2021). Salgın sürecinde, yaşam tarzı, sağlık ve emeklilik, yüksek gelirli haneler için en etkili itici faktörlerden bazıları haline geldi. Ayrıca farklı araştırmacılar tarafından gözlemlendiği üzere, Covid-19 döneminde yaygınlaşan uzaktan çalışma seçenekleri, yüksek gelirli hanelere az nüfuslu, düşük vergili ve düşük kira bölgelerinde yaşama ve çalışma fırsatı tanıdı (Haslag & Weagley, 2021). Buna sebep olarak, yüksek gelirli hanelerin üyelerinin düşük gelirli hanelere kıyasla uzaktan çalışma seçeneği bulma olasılığının daha yüksek olması gösterilebilir (Bick et al., 2021). Orta üst gelirli görüşmecilerde de benzer durumlar gözlemlendi. Bazı görüşmeciler uzaktan çalışma fırsatı yakaladıkları için işlerini hiç kaybetmeden Kazakistan’dan Türkiye’ye göç edebilmişlerdir.

Görüşmecilere neden Kazakistan içinde bir yere değil de farklı bir ülkeye göç ettikleri sorulduğunda, hükümete karşı duyulan çok güçlü bir siyasal hayal kırıklığı yaşadıklarını dile getirmişlerdir. Görüşmecilerin gözünde hava kirliliği sadece kötü iklimin değil aynı zamanda kötü yönetimin de bir sonucuydu ve Kazakistan’ın farklı bir yerinde de aynı sorunla karşılaşabileceklerine inanıyorlardı. Bu nedenle de yurt dışına taşınma kararı almışlardı. Türkiye’nin sahil kesimi ise görüşmecilerin aradıkları iklimsel rahatlığı sunması nedeni ile ön plana çıkmıştı. Bunun yanı sıra özellikle Antalya bölgesinde uzun zamandır yaşayan bir Rus nüfusunun olması, Kazak göçmenlerin aileleri ile birlikte geldiklerinde yararlanabilecekleri okullar, danışmanlıklar ve hatta farklı ticari fırsatlar sunmaktaydı.

Kazakistan’dan Türkiye’ye kentsel hava kirliliği nedeniyle gerçekleşen göç, sadece bir yer değişimi değil, aynı zamanda iklim faktörünün göç üzerindeki etkilerini yansıtan önemli bir örnek ve hatta uyarıdır. Sonuçta, Türkiye her ne kadar Kazak göçmenler için hedef ülke konumunda olsa da, Türkiye’nin kendisi de kentsel hava kirliliğine yabancı bir ülke değil. Örneğin, Ağrı dağına yakın, Iğdır ovasında yerleşen Iğdır şehri, Kazak şehirlerinde olduğu gibi sıcaklık terselmesi nedeni ile yıllardır ısıtma amaçlı kullanılan kömürün, plansız kentleşmenin ve nüfus artışının yarattığı kentsel hava kirliliği ile mücadele etmektedir.

Fotoğraf 3

 

Kaynaklar

Ahsan, R., Karuppannan, S., & Kellett, J. (2011). Climate Migration and Urban Planning System: A Study of Bangladesh. Environmental Justice, 4(11). DOI
Aslanov, R. (2023). Migration From the Central Asian Republics of Kazakhstan, Kyrgyzstan, Tajikistan, Turkmenistan, and Uzbekistan To Turkey (Antalya-Istanbul-Izmir) after the 2008 World Financial Crisis [M.S. - Master of Science]. Middle East Technical University. Academia.edu
BBC News Türkçe. (2022, April 27). Iğdır: Yerini Sevmeyen Kent [Video]. YouTube
Bick, A., Blandin, A., & Mertens, K. (2021, February). Work from Home Before and After the COVID-19 Outbreak. Federal Reserve Bank of Dallas, Working Papers, 2020(2017). DOI
Liu, Z., & Yu, L. (2020). Stay or Leave? The Role of Air Pollution in Urban Migration Choices. Ecological Economics, 177, 106780. DOI
Haslag, P. H., & Weagley, D. (2021). From L.A. to Boise: How Migration Has Changed During the COVID-19 Pandemic. SSRN Electronic Journal. DOI

Metin içi Görsel Kaynak

Fotoğraf 1: What to see, eat & buy in Almaty. Caspian News
Fotoğraf 2: Burunciuc, L. (2023, October 2). Five steps for cleaner air in Central Asia. World Bank Blogs
Fotoğraf 3: Avrupa’da havası en kirli kent Iğdır. Finans Gündem

 

*Rauf Aslanov, İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Uluslararası İlişkiler lisans ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Sosyoloji yüksek lisans derecesine sahiptir. Ayrıca, Vytautas Magnus Üniversitesi'nde Sosyoloji doktora öğrencisidir. Araştırma alanı olarak, post-Sovyet ülkelerinden göç olgusunu incelemekte ve bu konuda çalışmaktadır. Şu anda Litvanya'daki Ukraynalı göçmenler üzerine odaklanarak akademik olarak göçün sosyolojik boyutlarına yönelik bilgi birikimini ve deneyimini geliştirmektedir.

**GAR Blog'ta yayınlanan yazılarda görüşler bütünüyle yazarlara aittir, Göç Araştırmaları Derneği'nin görüşlerini yansıtmaz.