Göç Araştırmaları Derneği olarak, GAR Blog’u göç gündemini daha yakından takip edebilmek ve kamusal tartışmalara katkıda bulunabilmek için oluşturduk. GAR Blog yazılarının tümüne bu sayfadan ve web sitemizin menüsündeki “Yayınlar” sekmesinden ulaşabilirsiniz.

Yazılarınızı, çeviri önerilerinizi ve diğer katkılarınızı bekliyoruz.

GAR Blog Kitap Değerlendirmesi: Göçler Ülkesi - Helin Kotan - 14 Mart 2024

Helin Kotan, Lülüfer Körükmez ve İlkay Südaş'ın derlediği Göçler Ülkesi kitabını değerlendiriyor.

Umut ve Korku İkileminde Göç Yollarında Kadın Bakım İşçileri - Gizem N. Ezme - 8 Mart 2024

Gizem N. Ezme yazısında, bakım işini devreden ve üstlenen kadınlar arasında, yerli-yabancı, vatandaş-göçmen ikiliğinin ötesine geçen bir dayanışma örmeye duyduğumuz acil ihtiyacın altını çizerek bizleri alternatif bakım örgütlenmesi üzerine düşünmeye davet ediyor.

Yedinci Adam; Avrupa’da Bir Göçmen İşçinin Hikayesi - Berhudan Şamar - 29 Şubat 2024

Berhudan Şamar, John Berger ve Jean Mohr'un Yedinci Adam: Avrupa’da Bir Göçmen İşçinin Hikayesi adlı kitabını değerlendirdi.

Sahra-altı Afrikalıların İstanbul’daki Müzik ve Dans Etkinlikleri - Öykü Öztürk - 22 Şubat 2024

Sahra-altı Afrika ülkelerinden Türkiye’ye gelen göçmenlerin müzik ve dans pratiklerine odaklanılan bu yazıda, müzik ve dans icraları ile kurulan sosyal ilişkilerin göçmenliğin dezavantajlı halleriyle mücadelede önemli bir yer tuttuğu vurgulanıyor.

Çocuk Göçünde Temsilsizlik ve Engeller: Refakatsiz Çocukların Göz Ardı Edilen Hikayesi -  Mansur Seyitoğlu  - 17 Şubat 2024

Deprem Dosyası: Yıkımdan Yükselen Dayanışma: Maya Derneği Başkanı Volkan Gültekin ile 6 Şubat Depreminin Birinci Yılına Dair Söyleşi - Buket Özdemir Dal - 9 Şubat 2024

Maya Eğitim Kültür Araştırma Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Volkan Gültekin ile 6 Şubat Depremi ardından geçen bir yılda, Hatay’da deprem sonrası yaşanan hangi sorunların devam ettiğini, bu sorunların çözümüne yönelik neler yapıldığını ve yapılması gerektiğini konuştuk.

Deprem Dosyası: Bir Yıl Sonra, Tekrar Arada Olmak: Korku, Kaçış ve Yerleşme - Sally Hllouby - 2 Şubat 2024

Bu yazıda Kazakistan’dan Türkiye’ye gerçekleşen göç örneğinde, kentsel hava kirliliğinin uluslararası göç üzerindeki etkileri irdeleniyor ve iklim kaynaklı göçe farklı bir perspektif sunuluyor.

Farklı Uçlarda Göçmenlik: Paris’teki Afganlar - Semih Nargül - 16 Ocak 2024

Semih Nargül bu yazısında Afgan göçmenlerin Paris'teki gündelik yaşamına dair gözlemlerini paylaşıyor.

"Mr. Gay Syria ile Dayanışmanın Daha İyi Hikayesi" - Esma Güzin Yarıcı - 5 Ocak 2024

Esma Güzin Yarıcı Mr. Gay Syria filmi aracılığıyla Türkiye'deki queer politikanın mülteci hakları bağlamındaki kapsayıcılığını ve kesişimselliğini tartışıyor.

“Şahitlik Etiği ve Akademik Sorumluluk” üzerine" - Göç Araştırmaları Derneği - 25 Aralık 2023

18 Aralık Dünya Göçmenler Günü’nde GAR bünyesinde yaptığımız "Şahitlik Etiği ve Akademik Sorumluluk" başlıklı çevrimiçi seminerde, York Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nergis Canefe’yi dinledik. Bu seminerde, Prof. Canefe akademi ile yaşam arasındaki ilişkiyi yeniden güçlendirmenin etik bir sorumluluk olduğu savından başlayarak, bizleri, yalnızca şahit olmanın yeterli olmadığı ve hatta şahitlik iddiasının güç söylemine destek sağlayabileceği konusunda düşünmeye ve sorgulamaya davet etti. Bu kısa yazıda hem Canefe’nin görüşlerini özetlemeye çalıştık hem de sorularımı yazıya dökmek istedik.

Kitap Değerlendirmesi: "Küçük Halep Büyük Umutlar" - Deniz Öztürk - 11 Aralık 2023

Küçük Halep Büyük Umutlar: Ankara Altındağ'da Suriyelilerin Gündelik Yaşamı ve Mekanı. Sezen Savran Penbecioğlu, 2022, İdealkent Yayınları

Göç ve Kentin Kesişiminde: Bir Çalıştayın Ardından - Şevval Sude Şimşek - 4 Aralık 2023

Kent ve göç etrafında şekillenen ve toplamda 12 sunumun yapıldığı Türkiye’ye "Göç ve Varış: Kentsel ve Mekânsal Yaklaşımlar" adlı çalıştay 30 Eylül’de SU Gender ve Göç Araştırmaları Derneği ortaklığı ve AB Ufuk 2020 projesi ReROOT’un finansal desteğiyle gerçekleştirildi. Çalıştay, göçü kentsel bir perspektiften ele alırken özellikle varış alanlarına, ulusal ve kentsel entegrasyon politikalarına odaklandı. Sunumlar da bu bağlamda birçok örnek sunan Türkiye üzerinden ilerledi.

Liza Schuster ile Söyleşi: Göçü, Göçmenleri ve Politikaları Konuşmak - Semih Nargül - 27 Kasım 2023

Londra Şehir Üniversitesinde görev yapmakta olan Dr. Liza Schuster, son on yılın büyük bir bölümünü Afganistan’da saha çalışması yaparak geçirmiş ve Kabil Üniversitesi’nde görev yapmıştır. Semih Nargül, Dr. Schuster'le göç meselesinin akademik kariyerini şekillendirmesi; göçmen karşıtlığının popüler olduğu bir dönemde araştırmacılara tavsiyeleri; Afganistan’ın geleceği ve Afgan göçünün güncel durumu; ülkelerin politikalarının düzensiz göçe etkisi gibi çok çeşitli meseleleri tartıştığı bir söyleşi yaptı. GAR Blog'taki söyleşiyi ilginize sunarız.

Türkiye ve Göç Devleti kavramı - Eran Rabia Akyol, Şayeste Pınar Kılınçarslan, Aleyna Taştan, Juliette Tolay / Yazışmadan sorumlu yazar: Juliette Tolay - 20 Kasım 2023

Son yıllarda, akademik literatürde Göç Devleti kavramı çeşitli yorumlara tabi tutulmuş ve daha derin ve farklı anlamlar kazanmıştır (Adamson ve Tsourapas, 2020). Ancak, bildiğimiz kadarıyla, Türkçe akademik çalışmalarda bu kavram henüz kullanılmamıştır. Aslında Türkiye, göç konusunda çok farklı, önemli ve çarpıcı deneyimlere sahiptir. İngilizce literatürde Türkiye’den hem göç alan hem göç veren hem de geçiş ülkesi olarak sıkça bahsedilmektedir (Kirişci ve Yıldız, 2023). Bu metnin amacı, Türkçe literatüre Göç Devleti kavramını tanıtmak ve Göç Devleti kavramının Türkiye bağlamında nasıl uygulanabileceğini göstermektir. Aynı zamanda, Göç Devletinin teorik tanımına ve Türkiye'nin ampirik çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla bazı önemli unsurları sorgulanacaktır.

Sınır Kentinde Göçmen Olmak - Semih Nargül - 13 Kasım 2023

Göç yolculuğunu hem finansal imkanlarının yetersizliği hem de yasal yollarla hareketliliğin kendileri için büyük ölçüde kapalı olması sebebiyle istedikleri şekilde tamamlayamayan Afganlar, Van’ı bu anlamda gönülsüz varış yeri olarak kabul etmektedir. Kentte düzensiz statüde bulunanların karşılaştığı koşullar sınır kentinde yaşamanın getirdiği tedirginliklerle doğrudan ilintilidir. Son dönemlerde iş yeri baskınları, park, cadde ve meydanlar gibi kamusal mekanlarda gerçekleştirilen kimlik kontrolleri sonucunda kayıtsız göçmenler yoğun bir biçimde sınır dışı edilmektedir. Zaten birçok yönüyle güvencesiz yaşamın eşiğinde bulunan Afganlar, Van’ın İran sınırına olan yakınlığının sınır dışı edilme riskini artırması sebebiyle kendilerini daha endişeli hissetmektedir.

Yeni bir dışsallaştırma aracı: Birleşik Krallık-Türkiye Mutabakat Zaptı – GAR

Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı, 9 Ağustos 2023 tarihinde Türkiye ile düzensiz göç, kaçakçılık ve insan ticaretini önlemeyi hedefleyen bir işbirliği anlaşmasına vardıklarını duyurdu. Bu yeni mutabakat, iki ülkenin ortak çabalarını vurgularken, ayrıntıları belirsizliğini koruyor.

Türkiye-Yunanistan sınırında neler oldu?

Didem Danış, GAR Göç Araştırmaları Derneği Youtube kanalında “Türkiye-Yunanistan Sınırında Neler Oldu?” başlıklı bir röportaj dizisi gerçekleştirdi. Bu dizide 27 Şubat-27 Mart arasında Türkiye-Yunanistan sınırındaki göç hareketliliği alandaki uzmanlarla konuşuldu.

Afgan Göçüne Van'dan Bakış - Didem Danış

Afgan göçmenlerin sınırdan yoğun girişine dair Temmuz sonu, Ağustos başında sosyal medyada çok sayıda görüntünün dolaştığı günlerde, durumu yerinde izlemek üzere Fransız Anadolu Araştırmaları Ensitüsü’nden (IFEA) araştırmacılarla beraber Van’a gittik. 3-5 Ağustos tarihleri arasında Van’da geçirdiğimiz süre boyunca, hem şehirdeki uzmanlarla, hem de bazı Afgan göçmenlerle konuşma imkanı bulduk. Bu kısa yazıda, önce bu ziyarette dikkatimi çeken noktaları, daha sonra Taliban’ın Afganistan’da hakimiyetini kurması sonrası ortaya çıkan kitlesel göç ihtimaline dair soru işaretlerini paylaşmaya çalışacağım.

Türkiye'deki Afganlar

16 Temmuz 2021 günü Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Twitter’daki “İktidarımızda Suriyeli misafirlerimizle helalleşip iki yılda memleketlerine uğurlayacağız. Bu iktidarımızın en önemli beş önceliğinden biridir” paylaşımı, Türkiye’deki göçmenlere, mültecilere ve özellikle yeni bir göç dalgası oluşturdukları düşünülen Afganlara dair tartışmaları arttırdı ve tepkileri alevlendirdi. Politikacılar, yeni Afgan göçmen dalgası konusunda görüşlerini dile getirirken; gazeteciler göçmenlerin geleceğe dair beklentilerine, sınırdaki olaylara dair haberler hazırladılar; konunun uzmanı akademisyenler ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile görüşmeler yaptılar. Göçmen ve mültecilerin durumu ve Türkiye’deki geleceklerinin gündemde olduğu, tepkilerin zaman zaman ırkçılık ve ayrımcılık boyutuna vardığı yaklaşık bir aylık dönemden sonra, 10 Ağustos 2021’de Ankara'nın Altındağ ilçesinin Battalgazi mahallesinde Suriyeli bir grup ve mahalleli arasında çıkan bir kavga sonucu Emirhan Yalçın hastanede hayatını kaybetti. Bu olayın ardından Önder ve Battalgazi mahallelerinde gerginlik gittikçe arttı ve her iki mahallede yaşayan Suriyelilerin evleri ve dükkânları hedef alındı. Göç Araştırmaları Derneği olarak hazırladığımız bu derleme, 16 Temmuz 2021 ile 10 Ağustos 2021 tarihleri arasındaki gelişmelere ışık tutuyor. 

Afgan göçmenlerin Türkiye’nin doğusundaki trajik yolculuğu

Fransız gazeteci Jérémie Berlioux’nun “Afgan göçmenlerin Türkiye’nin doğusundaki trajik yolculuğu” isimli makalesi 20 Temmuz 2020’de Libération’da yayımlandı. Yazar bu makalede son dönemde Türkiye-Yunanistan sınırında mültecilerin yaşadığı dramın öne çıkması sebebiyle geri planda kalan ama daha az yakıcı olmayan hikayelerin yaşandığı Türkiye-İran sınırına odaklanıyor ve Avrupa’ya ulaşma amacıyla baskıcı Taliban rejiminden kaçan Afgan mültecilerin zorlu yolculuğunda Türkiye’nin oynadığı “çıkmaz” rolünü ortaya koyuyor. Aşağıda bulunan Türkçe çevirisi GAR Göç Araştırmaları Derneği yaz stajyeri Micayit Karaca tarafından yapılan yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Avrupa’nın Nekropolitikası Moria’daki Yangını Ateşledi

Amsterdam Üniversitesi öğretim üyesi, siyaset felsefecisi Daniel Loick’in “Avrupa’nın Nekropolitikası Moria’daki Yangını Ateşledi” başlıklı yazısı 19 Eylül 2020 tarihinde ROAR Magazine’de yayımlandı. Moria’daki kamp yangınından hareketle Avrupa’nın nekropolitikasına ilişkin bir soruşturmaya girişen Loick, bizleri sınır yönetimini küresel kapitalizm ile geleneksel ulus devletin kesişiminin sonucu olarak tanımlayıp; vatandaşlık, aidiyet, sosyal refah ve demokrasi gibi kurucu nitelikteki siyasal kategorileri, sınırlar ve kamplar olmadan da işleyecek bir biçimde yeniden tasavvur etmeye ve Avrupa’nın nekropolitikasını radikal bir şekilde eleştirmeye davet ediyor. Orijinaline bu bağlantıdan ulaşabileceğiniz yazının Türkçe çevirisi GAR Göç Araştırmaları Derneği yaz stajyeri Oğuzcan Karabulut yaptı ve Fırat Çoban tarafından yayıma hazırlandı.

Yunanistan Göçmenleri Denizin Ortasına Bırakıyor – ve Avrupa Buna Göz Yumuyor

Rosa Vasilaki’nin “Yunanistan Göçmenleri Denizin Ortasına Bırakıyor – ve Avrupa Buna Göz Yumuyor” başlıklı incelemesi, Yunanistan'ın son zamanlarda gittikçe sertleşen göçmen politikası ile göç meselesinin devletler arasında nasıl bir silah haline geldigi üzerine odaklanıyor. 29 Ağustos 2020'de Jacobin tarafından yayımlanan yazının Türkçe tercümesi GAR Göç Araştırmaları Derneği yaz stajyeri Oğuzcan Karabulut tarafından yapıldı; GAR Akademi Koordinatörü Sibel Karadağ ise yazıyı yayıma hazırladı.

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü

GAR üyelerinin 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısı ile Warsan Shire'ın Yurt (Home) adlı şiirini okuduğu videoyu buradan izleyebilirsiniz. Aslı İngilizce olan şiiri Acar Erdoğan Türkçeye tercüme etti. Üyelerimizin gönderdiği kısa videoları Münir Gel bir araya getirdi. Videonun arkaplanında çalan beste Gustavo Santaolalla'nın Deportation isimli eseri.

Türkiye-Yunanistan Sınırında Neler Oldu?

27 Şubat günü İdlib’de TSK mensuplarına yönelik gerçekleştirilen saldırı sonucu 33 askerin hayatını kaybetmesiyle başlayan gelişmeler, Türkiye-Yunanistan sınırında benzeri az görülür bir göç hareketliliğini meydana getirdi. Gece yarısı Reuters haber ajansı, Türkiye’nin Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya geçişini engellememe kararı aldığını duyurdu. Akabinde artık Türkiye’nin mültecileri tutabilecek gücünün kalmadığı AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik tarafından kamuoyuna açıklandı. Basına yansıyan haberlerin ardından günün ilk ışıklarıyla göçmen/mülteci grupları, Yunanistan sınırına doğru yola çıktı. Göç Araştırmaları Derneği olarak hazırladığımız bu derleme, 27 Şubat’tan 27 Mart’a değin geçen bir aydaki gelişmelere ışık tutuyor.

Üçüncü Yılında AB – Türkiye Mutabakatı: Hukuki Bir Analiz - Neva Övünç Öztürk, Cavidan Soykan - 18 Mart 2019

29 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen Türkiye AB Zirvesinde, Suriye’deki iç savaştan kaçan mülteciler ile onları kabul eden ülke olarak Türkiye’nin desteklenmesi ve AB’ye yönelen düzensiz göç akınlarının önlenmesine dair işbirliği için 15 Ekim 2015’te kabul edilen Ortak Eylem Planı’nın uygulamaya geçirilmesi kararı alınmıştı.1 Böyle bir Plan ihtiyacının doğmasındaki en önemli sebep, kuşkusuz 2015 yılında yaşanan ve Avrupa ülkeleri tarafından ‘göç krizi’ olarak adlandırılan ‘uzun göç yazı’ idi.2 Nitekim Avrupa Komisyonu, Planın uygulanmasına ilişkin 10 Şubat 2016 tarihinde yayınlanan raporunda, bu kapsamda 2015 yılının başlarından itibaren toplam 880,000 kişinin Türkiye’den Yunanistan’a ulaştığını; oldukça ‘yüksek’ olan bu rakam nedeniyle Avrupa Komisyonunun Türk makamlarıyla yoğunluğun azaltılması için çalıştığını aktarmıştı.

Barbarlık Koşulları Altında Medeni Olanı Savunmak: Tek Derdimiz Göçmenler mi? - 12 Ocak 2019

Türkiye’de giderek artan göçmen karşıtlığı ve daha özelde Suriyeli karşıtlığı bize ne söylüyor? Her gün gazete köşelerinde, sosyal medyada, televizyonlarda, söyleşilerde, sokakta ve gündelik hayatın her yerinde yeniden ve yeniden üretilen “istemiyoruz” tepkisi aslında ne anlatıyor? İnsan haklarından söz eden, hukuktan bahseden, insan onurunu dile getiren ve göçmen karşıtlığının neden olduğu risklere dikkat çekenlere efelenmek, onları küçük düşürmek istemek ve onları “duyar kasmak” gibi çirkin ifadelerle nitelemek ne anlama geliyor?

Dünya Göçmenler Gününde Küresel Mutabakat Üzerine Yeniden Düşünmek - Deniz Şenol Sert & Gülay Uğur Göksel

18 Aralık Dünya Göçmenler Günü uluslararası kamuoyunun dünya çapında göçmen haklarını tanıdığı gün. Bu önemli günün hemen öncesinde, geçtiğimiz hafta Marakeş’te düzenlenen toplantıda, içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu yaklaşık 150 ülke, Güvenli, Sistemli ve Düzenli Göç için Küresel Mutabakatını imzaladı. 17 Aralık’ta ise Küresel Mülteci Mutabakatı Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda kabul edildi.

Göç üzerine düşünme şeklimizde bir paradigma değişimine ihtiyacımız var

İklim değişikliği gibi göç olgusunun da yerel ve uluslararası küresel bir mesele olarak irdelenmesi gerekir. Nüfus hareketlerinin düzenlenmesi çok uzun zamandır uluslararası dayanışmanın tuzaklarından biri olmuştur. 2015 Avrupa İltica Krizi açığa çıkarmıştır ki, Avrupa Birliği gibi oldukça bütünleşmiş ve dayanışmacı bir bağlamda dahi, hazırlıksız olma, siyasi kafa karışıklığı ve yanlış bilgilendirme yetersiz ve insani bedeli yüksek politikalar üretilmesine yol açmaktadır. Küresel düzeyde, 1990’ların göçmen işçi haklarından günümüzün “küresel ilkeler sözleşmesi”1 kadar: üretilen politikaları eş güdümlemeye ve küresel yönetime teşvik etmeye yönelik çabalar yaratıcı ve etkili çözümler sunmakta yetersiz kalmaktadır.